Soğuk Savaş Tarihi | Başlangıcı ve Yaşanan Krizler

İkinci Dünya Savaşı’ndan sonrasında süregelen ve ortalama 45 sene devam eden Amerika ve Sovyetler Birliği’nin liderliğindeki Bloklar arasındaki ideolojik temelli gerilim, Soğuk Cenk zamanıdır. Soğuk Cenk’ın hangi tarihte başladığı hala münakaşa mevzusu olsa bile simgesel olarak Truman doktrinin duyuru edilmesiyle başladığı söylenebilir. İdeolojik temelli bu gerilim, Amerika-SSCB arasındaki güvensizlikle pekişmiş, bu zamanda krizlere yol açmıştır.

♥ Selam İsmim Aysel , 26 Yaşındayım Sohbet etmek istiyorum Arayın Konuşalım. Her Türlü Sohbete Varım Tıkla Ara Beni.! ♥.  003225889363

Soğuk Cenk Nedir?

Soğuk Savaş Tarihi

Soğuk Cenk, 1947 yılından 1991 yılına kadar devam eden ve Amerika ile Sovyetler Birliği arasındaki siyasal, askeri ve ekonomik çekişme zamanıdır. İki süper güç arasındaki bu gerilim, açık bir çatışmaya dönüşmeden uzun seneler süresince devam etti.

Soğuk Cenk’ın temel sebebi, Amerika ve Sovyetler Birliği’nin ideolojik farklılıklarıydı. Amerika, kapitalizm ve özgürlükçü demokrasiyi benimsemişken, Sovyetler Birliği komünizmi ve tek parti diktatörlüğünü savunuyordu. Bu değişik ideolojiler, iki ülke içinde devamlı bir çekişme ve rekabete neden oldu.

Soğuk Cenk Zamanı

İkinci Dünya Savaşı esnasında ortak Nazi tehdidine karşı kurulan “koalisyon”, Almanya yenildikten derhal sonrasında dağılma emareleri göstermeye başladı. Cenk devam etmekteyken toplanan konferanslarda, cenk sonrası Avrupa ve dünya düzeni mevzusunda temel ilkeler üstünde anlaşmış olmalarına karşın Amerika ve SSCB’nin birbirlerine karşı tutumlarında fazla mühim farklılaşmalar ortaya çıktı.

Amerika ve İngiltere’nin yeni liderleri, Stalin’le ilk defa Temmuz-Ağustos 1945 tarihlerinde, Berlin civarlarındaki Potsdam’da bir araya geldiler. Taraflar arasındaki görüş ayrılıklarının ileride daha da derinleşebileceği bu görüşmede ortaya çıktı. Konferansın başlamasından bigün öncesinde Amerika, New Mexico eyaletinde atom bombasının ilk başarıya ulaşmış denemesini gerçekleştirmişti. Pasifik Savaşı bitmek üzereydi. Bu gelişmelerin gölgesinde üç önder esas olarak Almanya’nın ve Polonya’nın geleceğini görüştüler.

Üç önder ek olarak, Almanya’nın toprak kazanımlarının geri verilmesini ve cenk suçlularının yargılanmasını da kararlaştırdılar. Bunun aynı zamanda Almanya’nın bütün cenk sanayinin de yok edilmesine karar verildi. Üç devlet içinde Almanya’ya ilişkin birtakım mevzularda görüş birliği sağlansa da, Amerika ve SSCB’nin “demokratikleştirme”den anladıkları, birbirine taban tabana zıttı.

Soğuk Savaşın Başlaması ve Gelişimi

Soğuk Cenk İkinci Dünya Savaşı’ndan sonrasında, savaştan galip çıkmış iki büyük devlet (Amerika ve SSCB) ve bu devletlerin çevresinde kümelenmiş ufak devletler arasındaki ihtilaf ve çatışmanın, direkt birbirlerine karşı tabanca kullanmadan sürdürüldüğü, belirli tarihsel döneme verilen addır.

Soğuk Cenk hem de, ülkeler içinde antak kalma kuralları yaratılmasına ve ilişkilerin bir seviye içerisinde, gücün sınırlanarak yürütülmesine imkan sağlayacak temel metot olan diplomasinin, iki blok içinde nerede ise ortadan kalktığı bir dönem olmuştur. Kuralları oluşturacak ve işletecek olan dış ilişkiler yerini güç ilişkilerine bırakmıştır. Gerçi karşıt blok üyeleri içinde diplomatik ilişkiler vardı ve her iki blok üyelerinin karşı tarafta diplomatları bulunuyordu fakat dış ilişkiler metot olarak gerçek fonksiyonunu yitirmişti.

Soğuk Cenk hemen hemen düzeni kurulamamış cenk sonrası Avrupa’nın karışık ortamının bir ürünü durumundaydı.

Soğuk Savaştaki Sert ve Yumuşak Dönemlerdeki Krizler

Soğuk Cenk döneminde 1945-1964 içinde Amerika-SSCB içinde daha sert bir dönem mevcutken, 1964 Küba Krizinden sonrasında yavaş yavaş bir yumuşama dönemine geçilmiş olduğu görünmektedir.

1. Kore Savaşı: İlk Sıcak Çatışma

Kore Asya’nın stratejik bir bölgesiydi ve Asya’ya ayak basmak için oldukça avantajlı bir durumdaydı. Kore 1950 Haziran’ına gelindiğinde kolera salgınlarına uğrayan, okuma yazma oranı düşük ve otoriter hükümetlere sahipti. Son yüzyıl süresince Uzakdoğu güç oyunlarında satranç tahtasındaki bir piyon gibi oynanmıştı.

Rusya ile yapmış olduğu savaşı kazanan Japonya 1905 senesinde Kore üstünde koruyuculuk kurmuş ve 1910 senesinde yarımadayı ülkesine katmıştı. Kore 1945 senesinde Japonya’nın tesliminden sonrasında Sovyetler ile Amerika içinde tekrardan süregelen güç çatışmasının tecrübe etme tahtası oldu.

Kore savaşın sonunda kuzeyi Sovyet, güneyi Amerikan işgali altında olmak suretiyle ikiye bölünmüştür. Bir yanda Amerikan-Sovyet müzakereleri öteki yanda BM çabaları bu iki Kore’nin birleşmesini sağlayamamıştır. 25 Haziran 1950’de süregelen Kore Savaşı 1953 Temmuz’unda Panmunjom Mütarekesi’nin imzası ile son bulmuştur.

Kore Savaşı’nın sebebi, Mao’nun Çin’deki başarısı bilhassa Hindi çini, Filipinler ve Endonezya olmak suretiyle bütün Asya’da devrimci hareketleri teşvik etmiştir. Amerika Başkanı Truman’a bakılırsa bu hücum SSCB tarafınca yönetilmekteydi ve kim bilir Sovyet Çin saldırısının ilk adımıydı.

Üç sene devam eden harpte hiçbir taraf üstün gelememiş ve iki tarafta savaşın Kore sınırlarını aşmasına izin vermemişlerdir. Kore Savaşı’nın neticesinde Şimal Kore, Çin ile Batı içinde bir tampon devlet haline gelmiştir.

Savaşın Çin Halk Cumhuriyet’i bakımından sonucunda ise belirli bir müddet daha tabanca ve mali yardım açısından Sovyetlere bağımlı kalmasıdır. Batılılar baya bir yitik vermelerine karşın Güney Kore’yi kurtaramamışlardır. Ek olarak SSCB’nin, Amerika’nin atom üstünlüğüne karşın Uzakdoğu’da bu şekilde bir savaşı başlatma cesareti, Avrupa ülkelerini kıtalarında güçlerini artırmaya ve aralarındaki bağları sıkılaştırmalarını elde etmiştir.

Kore Savaşı’ndan en zararı dokunan çıkan Koreliler olmuştur. Pek çok Koreli ölmüş, ülkeleri yakılıp yıkılmıştır.

Öteki taraftan, 1949’da atom bombasına sahip olan SSCB ile bir yarışa girişen Amerika, 1952’de ilk hidrojen bombası denemesini yapmış oldu. Bir sene sonrasında da SSCB hidrojen bombası üretmeye başladı. Böylelikle Kore Savaşı’nın derhal peşinden, Amerika ve SSCB içinde nükleer silahlanma yarışı da hız kazanmıştır.

2. U-2 Krizi

Berlin Buhranı’nın ortasında patlak veren U2 vakasının kaynağında, Amerika ile SSCB arasındaki stratejik mücadele yatmaktadır. Bilhassa SSCB’nin uzay ve roket teknolojisindeki ilerlemeleri Amerika’nin askeri stratejilerinde mühim değişikliklere gitmesine sebep olmaktaydı.

Amerikan U-2 casus uçağı 1960’ta SSCB üstünde bulgu görevi icra ederken düşürüldü. Ilk etapta Amerika uçağın casus değil meteoroloji uçağı olduğunu iddia etse de, uçağın pilotu sağ olarak Sovyetler tarafınca yakalanmış ve bütün operasyonu anlatmıştı.

14 Mayıs’ta Paris’te toplanan Zirve’de konuşan Kruşçev U-2 casus uçağının ülkesine karşı düşmanca faaliyetin bir parçası olduğunu ifade ederek, Amerika Başkanı Eisenhower’ı ülkesinden özür dilemeye çağırdı. Eisenhower özür dilemeyince de Kruşçev toplantıyı terk etti.

U-2 Vakası bir tek Doğu ve Batı blokları içinde diyalog çabalarını negatif yönde etkilemedi, hem de SSCB’nin Türkiye ile ilişkilerinde bir krize yol açtı. Zira U-2 uçuşlarının İncirlik Üssü’nden de yapıldığı sebebi öne sürülerek SSCB Türkiye’ye bu tür “düşmanca eylemleri” yeniden etmemesi uyarısında bulunmuş oldu.

3. Küba Kriziyle Yumuşama Süreci

Küba’da “Ekim Füzeleri” bunalımının en mühim özelliği iki nükleer silaha sahip süper gücün ilk defa direkt karşı karşıya gelmesidir.

U-2 vakasından sonrasında Amerika ve SSCB içinde gerilim gün geçtikçe artmaya devam etti. SSCB’nin 1957’de Sputnik’i uzaya atmasından ve Kıtalararası Güdümlü Füzeler geliştirmeye başlamasından sonrasında Amerika’de benzer biçimde uzun menzilli ve nükleer başlık taşıyabilen güdümlü füzeler geliştirmeye başlamıştı.

Bir cenk durumunda Sovyet hedeflerine en süratli ve ağır darbenin indirilebilmesi için Amerikan füzelerinin SSCB’ye yakın bölgelere yerleştirilmesi gerekiyordu. Amerika’nin ısrarlı talebi üstüne Türkiye, orta menzilli Jüpiter güdümlü füzelerinin kendi topraklarına yerleştirilmesine izin verdi. Nisan 1962’de Jüpiterlerin Türkiye’ye yerleştirilmesi tamamlandı. Ayrıca Küba ile SSCB arasındaki askeri ilişkiler hız kazanmıştı. Castro yönetimi, yeni bir salgın girişimini püskürtebilmek için SSCB’den tabanca alıyordu.

Kruşçev ise SSCB’ye komşu Türkiye’ye Jüpiter füzelerinin konuşlandırılmasına, Amerika’ye komşu Küba’ya nükleer füzeler yerleştirerek karşılık vermek istiyordu. SSCB ve Küba 1962 başlangıcında roket yerleştirilmesi mevzusunda anlaştılar. Küba’ya gelen Sovyet uzmanları yerleştirilecek füzelerin altyapı inşaatına başladılar.

Amerika’nin füzelerden haberdar olması ile Soğuk Cenk’ın en ciddi krizi başladı. 15 Ekim’de Başkan John F. Kennedy tarafınca toplanan Amerika Ulusal Güvenlik Konseyi Yürütme Kurulu alınabilecek tedbirleri görüştü. Küba’nın Amerika birliği tarafınca ablukaya alınmasına ve nükleer başlık taşıyan Sovyet gemilerinin Küba’ya girişlerine katiyen izin verilmemesi kararlaştırıldı.

Ayrıca Amerika, SSCB ile yaşanabilecek bir termonükleer savaşın kendisi için de felakete yol açabileceği değerlendirmesini yapmakta, Sovyetler ile yapılan açık ve gizli saklı temaslarda krizin nasıl sona erdirilebileceği üstünde duruldu.

Kruşçev 26 Ekim’de Kennedy’e yollamış olduğu mektupta, gerginliği daha çok sürdürmemekten, karşılıklı olarak rahatlamaktan ve bir termonükleer harbe yol açmamaktan bahsetti. 27 Ekim’de ise Kruşçev Türkiye’deki füzelerinin sökülmesi karşılığında, Küba’ya roket yerleştirmekten vazgeçebileceklerini duyuru etti. Jüpiter füzelerini kabul etmesi için bu sayede nükleer güç olacağına ikna edilen Türkiye ise Amerika’ye, hiçbir şartta füzelerin kaldırılmasını istemediğini bildirdi.

28 Ekim’de Kruşçev, Sovyet roket rampalarının Küba’dan söküleceğini deklare etti. Kennedy de bunun dünya barışına büyük bir katkı olduğunu duyuru etti. Kennedy – Kruşçev anlaşması uyarınca Nisan 1963’e kadar Türkiye’deki Jüpiterler Tamamıyla söküldü.

Küba Krizi bir taraftan iki süper gücün ilk kere direkt karşı karşıya gelmesi bakımından önemliyken öteki taraftan Küba krizinden sonrasında bloklar içinde yavaş yavaş “yumuşama” olgusunun temeli oluşmaya adım atmıştır.

4. Vietnam Savaşı

1945 Cenevre anlaşmaları ile Vietnam Şimal ve Güney olarak ikiye ayrıldıktan sonrasında, Amerika, kuzeydeki komünist Vietnam rejimine karşı güneyi koruma altına almak için, yardımlarını devam ettirdi. ABD’nın Vietnam işine karışmasının sebebi, Vietnam’ın kaybedilmesinin komünist olmayan Asya’nın çöküşüne yol açacağı ve Japonya’ya komünizmin yerleşeceği korkusuydu.

Amerika yönetimleri iki vazife belirlediler. Tüm çerçevesi güvenlik içindeki üslerle çevrili bir gerilla ordusunu yenmek ve çoğulculuk geleneği olmayan bir toplumun demokratikleşmesini edinmek.

Vietnam Savaşı Amerika’nin ilk başarısız cenk deneyimi ve Amerikan moral inançlarının fiili durumla çatıştığı ilk dış yükümlülük savaşı idi. Gene Vietnam Savaşı en fazla emek harcanan dayanılması zor fedakarlıklar isteyen bir savaştı.

Vietnam Savaşı’ndan sonrasında Amerika, sınırlarını kabul etmek mecburiyetinde kalmıştır. Tarihin uzun bir evresinde, ABD’nın farklılığına olan inancı ulusun maddi olanaklarının da bolluğu ile desteklenen bir moral üstünlük duyuru etmiştir. Ancak Vietnam’da Amerika, kendisini, moral açısından kuşkulu ve ABD’nın maddi üstünlüğünün büyük seviyede bir anlam ifade etmediği bir savaşın içerisinde bulmuştur.

Vietnam deneyimi Amerika psikolojisinde derin izler bırakmıştır. Amerika’nin Vietnam’a gitmesinin sebebi bir merkezden yönetildiğine inanılan komünist fesadını durdurmaktı ve ancak bunda başarısız oldu. Şimal ile Güney içinde İkinci Dünya Savaşı sonundan başlayarak devam eden mücadeleye 1964’te de Amerika katıldı. Zira şimal Vietnam bir Amerika gemisini batırmıştır. Bu hukuken hücum demekti. 1973’te 55.000 Amerika askerinin ölümü ile cenk sonuçlandı ve sulh imzalandı. Fakat sulh 22 ay sürebildi.

Cenk 23 Ocak 1973 tarihinde başlamasından 30 sene sonrasında, bir ateşkes ile bitmiştir. İmzalanan Paris Anlaşması’na bakılırsa, bütün Amerikan asker ve danışmanları Vietnam’dan çekilecek, tutsaklar geri verilecek, genel seçimler mevzusunda Güney ve Şimal Vietnam içinde danışmanlar da bulunacak ve Laos ve Kamboçya’dan bütün yabancı güçler geri çekilecekti.

İkinci Dünya Savaşı sonlarında kurulan kırılgan ittifak, cenk sonrası karşılı güvensizlikten ötürü yok olmuş, dünya İki Kutuplu bir dönemine girmiştir. Bu zamanda iki büyük güç karşılıklı savaşmasalar da ideolojik olarak destekledikleri bölgeler için karşı karşıya gelmişlerdir. Bu krizler esnasında nükleer silahların varlığı karşılıklı güvensizlik ve tedirginliği pekiştirmişti. Soğuk Savaşın bitmesi artık bu ittifakların ve güvensizliğin yok olmasına, yeni bir dünya düzenine yol açmıştır.

Soğuk Cenk periyodu ne vakit başladı ve ne vakit bitti?

Soğuk Cenk, 1947 senesinde Amerika ve Sovyetler Birliği arasındaki gerilimle başladı ve 1991 senesinde Sovyetler Birliği’nin dağılmasıyla bitti.

Soğuk Cenk neden “soğuk” olarak adlandırılır?

Soğuk Cenk, Amerika ve Sovyetler Birliği arasındaki çekişme ve rekabetin açık bir harbe dönüşmediği dönem olarak adlandırılır. Bu yüzden, “soğuk” olarak adlandırılır.

Soğuk Cenk esnasında neler yaşandı?

Soğuk Cenk esnasında, Amerika ve Sovyetler Birliği içinde ideolojik, askeri ve ekonomik rekabet yaşandı. İki ülke arasındaki gerilim, silahlanma yarışı, uzay yarışı, casusluk faaliyetleri ve çeşit çeşit sıcak çatışmalar gibi vakalarla hatırlanır.

Soğuk Cenk’ın sona ermesine ne neden oldu?

Soğuk Cenk’ın sona ermesine, Sovyetler Birliği’nin dağılması neden oldu. 1991 senesinde Sovyetler Birliği’nin dağılmasıyla beraber, Soğuk Cenk’ın sonu geldi ve iki ülke arasındaki gerilim ve rekabet bitti.

Soğuk Cenk’ın tarihte ne gibi tesirleri oldu?

Soğuk Cenk, tarihte mühim bir dönüm noktası olarak kabul edilir. Bu dönem, dünya genelinde siyasal, ekonomik ve askeri gerilimlere neden oldu ve dünya sahnesinde yeni bir seviye oluştu. Soğuk Cenk’ın sona ermesi, dünya tarihinde büyük bir dönüm noktası olarak kabul edilir ve internasyonal ilişkilerin geleceği üstünde mühim bir etkiye sahipti.

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*