
Selçuklu Devleti, 11. yüzyılın sonlarında Orta Asya’dan Anadolu’ya göç eden Oğuz Türkleri tarafınca kurulmuştur. Devletin kuruluşundan başlayarak, Selçuklu teşkilatı pek çok etnik, kültürel ve toplumsal gruptan oluşmuş bulunan geniş bir nüfusa hükmetmek için örgütlendi.
♥ Selam İsmim Aysel , 26 Yaşındayım Sohbet etmek istiyorum Arayın Konuşalım. Her Türlü Sohbete Varım Tıkla Ara Beni.! ♥. 003225889363
Selçuklu Teşkilatı Tarihçesi ve Temelleri
Selçuklu teşkilatının temeli, Oğuz Türklerinin geleneksel toplumsal yapılarına dayanıyordu. Bu yapılar, klanların liderlerinden oluşmuş bulunan bir hiyerarşiyi içeriyordu. Selçuklu Devleti’nin kurucusu Tuğrul Bey ve yeğeni Alparslan, bu geleneksel klan liderliği yapısını benimsediler ve hükümdarlık sistemlerine dahil ettiler.
Selçuklu teşkilatı, divan ve siyaset olarak iki ana bölümden oluşuyordu. Divan, hükümdarın hususi danışma kurulu olarak görev gören ve onun tarafınca atanmış kişilerden oluşuyordu. Siyaset, ise Selçuklu Devleti’nin yönetiminden görevli olan memurlardan oluşuyordu.
Divan üyeleri, hükümdarın danışmanları ve yardımcılarıydı. Divan toplantıları, siyasal ve askeri mevzularda kararlar almak için tertipli olarak yapılmış oldu. Divan, bununla birlikte hükümdarın bireysel gereksinimlerini da karşılamak için kullanıldı.
Siyaset, Selçuklu Devleti’nin yönetimsel işlerinden sorumluydu. Bu bürokratik teşkilat, hükümdarın atadığı emirler, beyler ve valiler tarafınca yönetiliyordu. Bu yöneticiler, vergi toplama, hakkaniyet sağlama ve müdafa işlerini yürütmekten sorumluydular.
Selçuklu Bürokratik Teşkilat
Selçuklu Devleti’nin bürokratik teşkilatı, hükümdarın yönetiminden görevli olan emirler, beyler ve valilerden oluşuyordu. Bu teşkilat, Selçuklu Devleti’nin yönetimsel işlerini yürütmek ve hükümdarın emirlerini yerine getirmek için kurulmuştu.
Emirler, Selçuklu Devleti’nin en yüksek rütbeli bürokratlarıydı. Bu bireyler, hükümdarın güvenilir danışmanları ve yöneticileriydi. Emirler, Selçuklu Devleti’nin en büyük vilayetleri ve şehirleri gibi mühim bölgelerinde yargı sürdüler.
Beyler, Selçuklu Devleti’nin orta seviyedeki bürokratlarıydı. Bu bireyler, emirlerin altında çalışıyor ve vilayetlerin ufak şehirleri gibi daha ufak bölgelerde yönetim görevlerini üstleniyorlardı.
Valiler ise Selçuklu Devleti’nin en alt düzey bürokratlarıydı. Bu bireyler, emirlerin ve beylerin altında çalışıyorlardı. Valiler, kasaba ve köyler gibi ufak yerleşim birimlerinde vazife yapıyorlardı.
Selçuklu Devleti’nin bürokratik teşkilatında, yöneticilerin atamaları hükümdarın yetkisi altındaydı. Hükümdarlar, sadrazamları ve divan üyelerini atayarak, bürokrasinin en üst düzeylerini yönetiyorlardı. Emirler, beyler ve valilerin atamaları ise, çoğu zaman emirlerin ve beylerin sorumluluğundaydı.
Selçuklu Askeri Teşkilat
Selçuklu Devleti’nin askeri teşkilatı, Türkmen Oğuzları tarafınca oluşturulmuştu. Türkmen Oğuzları, Selçuklu Devleti’nin kuruluşundan öncesinde Orta Asya’da yaşayan bir Türk kavmidir. Selçuklu Devleti’nin kuruluşunda, Türkmen Oğuzları Selçuklu ordusunun temelini oluşturmuştur.
Selçuklu ordusu, Türkmen Oğuzlarından oluşmuş bulunan pek çok aşiretin bir araya gelmesiyle oluşuyordu. Bu aşiretler, Selçuklu Devleti’nin sınırlarını genişletmek ve koruma altına almak için savaşıyorlardı. Selçuklu ordusu, atlı süvarilerden oluşuyordu ve at üzerinde ok atma tekniği ile savaşıyorlardı.
Selçuklu ordusu, yalnızca Türkmen Oğuzlarından oluşmuyordu. Orduda, Türkmen Oğuzları haricinde da değişik etnik gruplardan askerler yer alıyordu. Mesela, Gürcüler, Ermeniler, Kürtler ve Araplar gibi değişik gruplar Selçuklu ordusunda yer almıştı.
Selçuklu ordusunun liderliği, emirler ve beyler tarafınca yapılmıştı. Emirler, ordunun genel komutanlarıydı ve harp planlarını hazırlıyorlardı. Beyler, emirlerin altında çalışıyor ve ordunun değişik birimlerini yönetiyorlardı. Ordunun en yüksek rütbeli askeri lideri ise, hükümdarın seçtiği vezirlerden oluşmuş bulunan bir divan tarafınca atanıyordu.
Selçuklu Zamanı Kaynakları
Selçuklular ile doğu bir canlanma içerisine girmiştir. Selçuklu zamanı hakkında araştırmalar yetersizdir. 1035’lerden başlayarak Ceyhun’u geçmişlerdir. İran, Suriye ve Anadolu’ya yayılmışlardır. Selçuklu döneminde yazılan eserlerin nüshası türlü türlü nedenlerle günümüze dek ulaşamamıştır. En mühim kaynaklar İbn-i Bibi, Müsameretül Ahbar ve Müsameretül Ahyar, anonim Selçukname, Kadı Ahmed’in eserleridir.
Osmanlı tarihçilerine nazaran Selçuklu tarihçilerinin ellerinin altında çok kaynak yoktur. İlgide fazla çok yoktur. Okuyucunun ilgisi de Selçuklu zamanı değil İslam tarihidir. İttihat ve Terakki dönemine kadar Selçuklu zamanı hakkında pek data yoktur. Bu devirde Türkçülüğün çıkmasıyla araştırmalar adım atmıştır. Kutadgu Bilig, Divan-ı Lügatı Türk bu zamanda ortaya çıkmıştır.
Epigrafik Kaynaklar
Taşlar üstüne yazılmış olan yazıt biçiminde fermanlar vardır. Fazla değişik mevzularda umumiyetle taş üstüne yazılmış kaynaklardır. 1.elden kaynaklardır. Kitabelerin bazıları: Sheila S. Blair tarafınca gösterildi. 11.y.y. ve 12.y.y.’a ilişkin İran ve Maveraünnehir kaynaklarıdır.
15 ciltlik bir külliyat ise Guliot tarafınca 14 ve 15. y.y.’a kadar Azerbaycan coğrafyasına ilişkin kitabeleri incelemiştir. Kitabelerde devrin kültürüne ekonomik ve toplumsal hayata dair bilgiler vardır. Hükümdarların unvanlarını bu kitabelerden öğrenebiliriz.
Nümismatik Kaynaklar
Sikkeler o döneme ilişkin fazla mühim bilgiler içermektedir. Selçuklular döneminde ilk parayı Tuğrul Bey bastırmıştır. ilk Selçuklu paralarında ok ve yay bulunurdu. Teşkilat zamanı bakımından hükümdarlık anlayışını, darphanelerin isimlerini, paranın kalitesinden ekonomik durumu öğrenebiliriz.
Yılmaz İzmirlier, Coşkun Alptekin Selçuklu sikkelerini eserlerinde yayınlamışlardır.
Vakfiye
Hayır amacı ile inşa edilen kurumların ne biçimde işlediğini özetleyen belgelerdir. Vakıf denilen bireyler tarafınca tutulmuşlardır. Gerek vakfiyeler toplanmış, gerek orijinal kopyalara erişilmiş, gerek taş üstünde hazırlanan şekiller olmak suretiyle 3 biçimde günümüze ulaşmıştır. Osman Turan, Refet Yinanç bu tarz şeyleri yayınlmıştır.
Vesikalar
Resmi veya hususi belgelerdir. Şeyh Safiyüddin Erdebil aracılılığıyla günümüze ulaşmıştır. 120 buyruk vardır fakat bu fermanlar Selçuklular’a ilişkin değildir. Toplumsal ve ekonomik yaşam, vakf edilen müesseseler hakkında data verir.
Münşeat mecmuası
Kişilerin birbirleri ile yazışmaları, kişilerin devletle yazışması, devletin bireyle kurum ve öteki devletlerle olan yazışmalarını ihtiva eder. 2 çeşidi vardır.
1: İhvaniyet: İnsanların birbirleriyle olan yazışmaları. Tebrikler taziyeler bilimsel mevzular.
2: Sultaniyet: Sultanların birbirleri ve devlet görevlileriyle olan yazışmalarıdır. Atama, azil gibi işlemlerin, kurumun zamanı, devletin işleyişi hakkında en mühim belgelerdir.
Vakayinameler
Hadis ve tevsir ilminin gelişmesi, bazı gereksinimleri doğurmuştur. İslam dünyasında tarih yazıcılığının gelişmesi, İslam’ın ilimleriyle parelerdir. Hicri 3. seneden başlayarak gerçek anlamda tarih kitapları ortaya çıkmıştır. İslam fetihlerini mevzu alan tarih kitabı ortaya çıkmıştır. Ebu Cafer Taberi bu zamanda yazmıştır. Hususi tarih kitapları bir hanedan veya hükümdarın yaşamını mevzu alan kitaplardır.
Yazınsal Eserler
Bunlar divanlardır. Toplumsal ve gündelik yaşam, hükümdarların hususi hayatları hakkında data verirler. İslam tarihinde Türkler yakın doğu coğrafyasında 8. y.y.’dan başlayarak yer almaya başlamış 9. y.y.’da bu artmıştır. Türkler gulam amacı ile kullanılmıştır. Çocuklar yarı köle olarak pazarlardan satın alınır bunlar yetiştirilip gulam askeri olurlardı. Karahanlılar döneminde devlet olarak İslam tarihinde yer almaya başlamışlardır.
12. y.y.’da artık kati bir İslam devlet geleneği oluşmuştur. Türkler kuvvetli bir devlete sahip oldukları için İslam yakın doğu coğrafyasında yok olmamıştır. Selçuklu Devlet Geleneği eski kadim gelenekler, islam inançlarına dayalı gelenekler, Bizans ,Sasani, Abbasi, Ermeni gelenekleri ile bireşim oluşturmuştur.
Türk – İslam Devlet Geleneği
Türk İslam Devletleri’nde Bizans müesseseleri ve Sasani müesseselerine yapılmış bir uyarlama vardır. Devlet; divan, vezir gibi mahdut bir kadrodan oluşur. Hükümdar ve devlet görevlileri ile halk içinde karşılıklı görevler vardır. Bürokratik görevler çoğu zaman babadan oğla geçerdi. Tutucu bir karakteri vardır. Kanunlar kalıcıdır. İdari ve mali hususlarda ademi merkeziyetçilik vardır.
Şehirliler ise orta çağ yapısındadır. Etnik olarak karmaşık bir yapıya sahiptir. Çoğu zaman İranlılar tecim, zanaat ve siyaset ile uğraşırlardı. Köylüler umumiyetle İranlı ziraatla uğraşırlar. Göçebeler genel anlamda Türklerden ve Araplar’dan oluşurdu. Sülaleler ve hâkimiyet değişimleri mühim bir şey ifade etmezdi. Müesseseler köklü bir halde değişmez kalıcı olurlardı.
Hükümdar ve Hükümdar Ailesi
Selçuklu Devleti İslam coğrafyasında kurulsa da Orta Asya geleneklerini de devam ettirmiştir. Kut anlayışını da bununla beraber getirmişlerdir. Devlet hükümdarın malı değil, yalnızca devleti yönetme hakkına sahiptir.
Selçuklu Devleti’nin teşkilatı nasıl kuruldu?
Selçuklu Devleti’nin teşkilatı, Türkmen Oğuzları tarafınca oluşturuldu. Türkmen Oğuzları, Orta Asya’dan göç ederek Anadolu’ya yerleşti. Selçuklu Devleti’nin kuruluşunda, Türkmen Oğuzları Selçuklu ordusunun temelini oluşturdu. Selçuklu Devleti’nin teşkilatı, İslam geleneği ve Türkmen gelenekleri ile birleştirildi.
Selçuklu Devleti’nin bürokratik teşkilatı nasıl çalışıyordu?
Selçuklu Devleti’nin bürokratik teşkilatı, emirler, beyler ve valilerden oluşuyordu. Emirler, ordunun genel komutanları ve harp planlarını hazırlayan kişilerdi. Beyler, emirlerin altında çalışıyor ve eyaletlerdeki yönetimsel işlerden sorumluydu. Valiler ise, beylerin altında çalışıyor ve eyaletlerin günlük işlerinden sorumluydu.
Selçuklu Devleti’nin kaynakları nedir?
Selçuklu Devleti’nin kaynakları içinde zamanı kronikler, seyahatnameler, belgeler, şiirler ve mimari eserler yer almıştır. Zamanı kronikler, devletin tarihini ve vakalarını özetleyen mühim kaynaklardır. Seyahatnameler, devletin değişik bölgeleri hakkında data veren kaynaklardır. Belgeler, devletin resmi yazışmalarıdır ve yönetimsel işler hakkında data sağlar. Şiirler, Selçuklu Devleti’nin kültürü ve sanatı hakkında data verir. Mimari eserler ise, Selçuklu Devleti’nin sanat ve mimarlık alanındaki başarılarını gösterir.
Selçuklu Devleti’nin ordusu nasıl bir yapıya sahipti?
Selçuklu ordusu, Türkmen Oğuzlarından oluşmuş bulunan pek çok aşiretin bir araya gelmesiyle oluşuyordu. Orduda, atlı süvarilerden oluşmuş bulunan birlikler yer alıyordu. Ordunun liderliği, emirler ve beyler tarafınca yapılmıştı. Selçuklu ordusu, Bizans İmparatorluğu, Haçlılar ve öteki Orta Doğu devletleriyle savaşarak pek çok zafer kazanmıştır.
Bir yanıt bırakın