Erzurum Yöresine Ilişkin Gülünç Fıkralar
Erzurum, pek çok medeniyete ev sahipliği meydana getiren illerimiz arasındadır. Naturel güzellikleri ve kültürü ile değişik şehirlerimizden kabul edilen Erzurum fıkraları ile de son derece meşhurdur.
♥ Selam İsmim Aysel , 26 Yaşındayım Sohbet etmek istiyorum Arayın Konuşalım. Her Türlü Sohbete Varım Tıkla Ara Beni.! ♥. 003225889363
İşte gülmekten kırılacağınız Erzurum’a ilişik fıkralar;
Ele Yapirsiz de Kimse Gelmir
Erzurumlu hakkın rahmetine kavuşur, diğer dünyada bakar ki iki büyük kapı var ve meftalar birinin önünde kuyruk olmuşlar… Açık ki aden kapısı.
Erzurumlu uyanık. Kuyruk beklemeyerek önünde asla kimsenin beklemediği kapıdan dalar içeri.
Doğal olarak içeri girer girmez zebaniler Erzurumluya dalarlar ve bi güzel benzetirler.
Erzurumlu kendine ulaştığında söylenir:
-Ahan Beele Yapirsizz , ondan kimse gelmiir buraya..!
Erzurum Erzurum Olali Bu şekilde Zulüm Görmemişti
Uzun seneler öncesinde Devlet Senfoni orkestrası Erzurum’a konser vermeye gelmiş. Fakat orkestra ulaşmadan önce dönemin valisi hususi yönetim müdürüne bütün muhtarları toplayıp konsere gelmeleri hususunda yönerge vermesini tembihlemiş.
Konser günü gelmiş salon ağzına kadar dolu, konser başlamış orkestra çaldıkça salonda çıt çıkmadan konser dinleniyor. Bir ara orkestra ara vermiş. Salon yavaş yavaş boşalınca orkestra şefi yaşlı bir dadaşın yanına yaklaşmış ve konuşmaya başlamış:
– Bey efendi konserimizi beğendiniz mi?
Siniri tepesinde çıkmış olan yaşlı dadaş;
– Ne beğenmesi beg efendi Erzurum Erzurum olali Urus gettiğinden bu yana bele bir zulum görmemişti.
Erzurum’da Yaz…
Bir dervişe “nerden geliyorsun?” demişler.
“Kar rahmetinden geliyorum” demiş.
“O ne diyardır?” demişler.
“Soğuktan ere zulum olan olan Erzurum’dur” demiş.
“Orada yaz olduğuna rast geldin mi?” demişler.
“Vallahi 11 ay 29 gün relax oldum, halk hep “yaz gelecek dediler, ben görmedim” demiş.
Canım Çıha Erzurum
Öğretmeni Antalya’da bir okulda orta okul son sınıfta okuyan Erzurumlu bir öğrenciyi kaldırır tahtaya ve sorar:
– Yavrum Erzurum’un bitki örtüsünü anlat bizlere.
Talebe adım atar:
– “Canım çıha Erzurum, dokkuz ay gış iki ay yağmur bir ay da yazi görir görmir bidaha gışa dönir.”
Cafer Ağa
Erzurum Belediyesinin müessese yıllarında fahri olarak her işe koşuşturan Cafer Ağa’nın bu gayretkeşliğini ödüllendirmek için Ankara’ya gidecek heyete onu da yazmışlar.
Cafer Ağa bu haberden fazla mutlu olmuş. O şekilde ya ekabir-i memleketten olmasa heyete adını yazarlar mı? Cafer Ağa o akşam eve hergünkünden değişik bir havayla ulaşınca hanımı merak edip sormuş:
-Cefer, o gözel sufatın niye ele töhmüş, mosolun asmışsan, bişeye mi sinirlendin?
-Ben sinirlenmim kim sinirlensin! Bıhdım usandım. Sohahlar mi temizlenecah, gel Cefer Ağa, çölpühler mi payhlanacah, gel Cefer Ağa. Şindi de Engere’de hökümatın işi bozulmuş, gel Cefer Ağa!
Vali
Bir Mülkiye müfettişi doğuya teftişe giderken yaşlanmış bir Erzurum’lu köylüye konuk olmuştu. Söyleşi esnasında sordu:
– Baba, memlekette kaç vali gördün?
– On, onbeş vali hetirimdedir…
– Pekala bunlardan kaçı hizmet etti, kaçından memnunsunuz?
– Tanrı geni geni rehmet etsin, Mustafa Paşa’dan çoh memnunduh!
– Bu Mustafa Paşa ne hizmetler etti ki onbeş valinin içerisinde ona rahmet okudun?
– Beg, o vali Erzürüm’e varmadan yoldayken vefat etmişdi. Gerisini sen anna
Bennam Dağları
Erzurum’un en yüksek dağları hangisidir, yazılı sorusuna bir talebe “bennam dağları” yanıtını yazmıştı. Öğretmen sınıfta evladı kaldırıp sordu:
– Oğlum nereden çıkardın Bennam dağlarını?
Erzurumlu olmayan talebe utangaç bir edayla :
– Öğretmenim, suali bilmeyince yanımdakine sormuş oldum “BENNAM” diye yanıt verdi.
Dalımız Gızsın
Erzurumlu cehennemi boylamıştır fakat şikayetçi değildir. Belkide memnundur. Kapıyı sürekli olarak açan ve açık bırakanlara rica eder:
– Aman, nevolur kapıyi mökkem örtün de bir dalımız gızsın.
Farzet ki
Erzurum’da birisi tanıdık bir köylü dostuna misafirliğe gider. Ev sahibi izzet ikramda bulunur. Yemekten sonrasında misafirin önüne bir kalbur yer elması getirir. Bu denli fazla ikramdan utangaç olan konuk :
– Ağa ne zehmet ettin, bunlara ne lüzum vardi, diyince, köylü:
– Ne zehmeti efendi farzet ki müsürlüge töhmüşem öküzler yiyir.
Ana Sav Gayfaltiyi Hazırla
Erzurumlu genç sabah saatin 7 sinde kalkar ve derhal annesini uyandırır. Ana sav gahvalti hazırla der. Anası meraklanır. Doğal olarak oğlunu kahvaltı için niye bu denli acil ettiğini sorar.
– Heyirdir oğul ne oldi der,
Genç Dadaş derhal cevabı yapıştırır:
– İstasyona gideciyih, şimdik gars treni gelir. Oradaki oruç tutmayanları dögeceyih der.
Her Taraf Tekne
Insanın biri Erzurum`dan köye giderken bir şişe içki alır köye gider. Köyde yaşlı anası sorar:
-“Ola oğul bu nedir?”
-“Ana bu romatizma ilacıdır, sakın elleme ha.” der.
Aradan bir vakit geçer anasının ayakları ağrımaya adım atar aklına gelir, oğlunun şehirden getirmiş olduğu ilaca bakar ve alır rakıyı, bir yudum, iki yudum derken bayağı içer. Tandır başına gider eleği alır adım atar un elemeye; o sırada oğlu gelir bakarki anası unu bölgelere rastgele elemektedir.
-“Ana neydirsen? Unu dışarıya elirsen önündeki tekneye elesene!”
-“Ola oğul anan için bögün her taraf teyne.”
Ohudukça Gudurir
Hasankaleli Fevzi Emi, oturur halde dostlarıyla cinler periler üstüne söyleşi ederlerken, dinleyenlerden biri muziplik amacı ile, gidip bir çarşafa bürünmüş; elini, kolunu sallaya sallaya ortaya çıkmış. Fevzi Emi, hayaleti görünce Mehmet’e seslenmiş:
-“Ula Mehmet oku!”
Mehmet, bilmiş olduğu tüm duaları okumuş, nafile hayalet daha da hızlanarak üstlerine gelmiş.
Fevzi Emi bağırmış:
-“Ula Mehmet ohuma, dur! Bu ohudukça gudurir!”
Hepsi Şeker
Tortumlu “Şeker” isminde asla görmediği bir kızla nişanlanır. Nişanlısını ilk kere görmek için nişanlısının evine gider. Kapıda alımlı, güzel baldızı karşılar. Fakat bizim Tortumlu baldızını nişanlısı sanır kızı her insanın yanında uzun, uzun süzer, gözüyle yer. Bunu gören kızın babası:
– “Enişte Şeker bu” diye nişanlısını gösterir.
Fakat Tortumlu gözünü baldızından ayıramaz;
– ” He baba he! Bunların hepsi şeker!” der.
Karslı ile Erzurumlu
Erzurumlu bir yerden bir yere giderken yolu, Karslı bir çobanın koyun otlattığı yayladan geçer. Karslı çobana merhaba verir, çoban selamı alır. Erzurumlu çobanın yanına gelir ve sohbete başlarlar.
Karslı çoban:
– “Dadaş, bir tas ayranım, bir tane de kaşığım var. Nasıl edelim? “
Erzurumlu :
– “Kolayı var. Sen memleketinin civarındaki köyleri say, o arada ben ayranı içeyim. Sonrasında da ben sayayım, sen iç.”
Bu çözüm Karslı çobanın aklına yatar ve adım atar köyleri saymaya. O arada bizim Erzurumlu tastaki ayranın yarısını içer.
Karslı :
– “Tamam! Şimdi de sen say ben içeyim.” der.
Kaşığı alır. Erzurumlu ise saymaya adım atar :
– “Horum, Horum, Horasan; (Aşağı Horum, Yukarı Horum). Saclığ ile Pirhasan.
Ağaver, Vağaver; Ağa gaşığı bana ver.”
Karslı çoban daha ikinci kaşık ayranı içmeden elinden kaşığı alır.
Olanağım Yoktur Ana
Erzurumlu bir talebe üniversite okumak icin daha farklı bir şehire gider. Dostlarıyla beraber bir talebe evinde ikamet eder. Fakat tatil zamanlarında memleketine döner ve gene bir tatil dönüşünde bir bavul kirli çamaşır getirir annesine. Anası bu denli fazla kirli çamaşırı görünce sorar:
-“Ola oğul hec yihamirmisan bunnari?”
Oğlu:
-“Olanağım yok ana.” der.
Anası:
-“Ola oğul olanağ nedir bülmirem fakat, bir galıp sabunundami yoh bunnari yihiyasan vıyh?”
Bennam Dağları
Erzurum’un en yüksek dağları hangisidir, yazılı sorusuna bir talebe “bennam dağları“
yanıtını yazmıştı. Öğretmen sınıfta evladı kaldırıp sordu :
– Oğlum nereden çıkardın Bennam dağlarını?
Erzurumlu olmayan talebe utangaç bir edayla :
– Öğretmenim, suali bilmeyince yanımdakine sormuş oldum “BENNAM“ diye yanıt verdi.
Bir yanıt bırakın