Data Felsefesi’nin kökenleri, Antik Yunan filozoflarına kadar uzanır. Sokrates, Platon ve Aristoteles benzeri filozoflar, informasyon felsefesi mevzusunda mühim emekler yapmışlardır. Ortaçağ ve Rönesans dönemlerinde de bu mevzu üstünde emekler yürütülmüştür. İşte informasyon felsefesi hakkında daha detaylı bilgiler.
♥ Selam İsmim Aysel , 26 Yaşındayım Sohbet etmek istiyorum Arayın Konuşalım. Her Türlü Sohbete Varım Tıkla Ara Beni.! ♥. 003225889363
Data Felsefesi Nedir?
Data Felsefesi, bilginin doğasını, kaynaklarını, kapsamını, kıymetini ve doğruluğunu inceleyen bir felsefe dalıdır. Epistemoloji olarak da isimlendirilen bu disiplin, insan zihninin sınırlarını keşfetmeye ve bilginin ne işe yaradığını anlamaya çalışır.
Data edinme, bilme ve öğrenme insanı öteki canlılardan ayıran en temel güdülerinden birisidir. İnsanın ortaya çıkmasından başlayarak her yerde devamlı bu güdülerden etkilendiği görünmektedir. Bu yüzden informasyon edinme şu demek oluyor ki bilme ve bilginin zamanı, insanlık zamanı kadar eskidir.
Felsefe tarihinin ilk dönemlerinde, bilginin öznesine değil daha fazla nesnesine yoğunlaşıldığı görülmüştür. Thales, her şeyin arkhesinin “su” bulunduğunu söylemiştir. Anaksimandros, her şeyin arkhesinin sonsuz ve sınırsız olan “aperion”, Anaksimenes ise “hava” bulunduğunu söylemiştir. İşte bunlar, felsefe tarihinde daha fazla nesne üstüne yoğunlaşmış ilk dönem filozoflarıdır.
“Data” mevzusunun, felsefi düşüncenin gündemine gelmesi ise, Sofistler, Sokrates, Platon ve Aristoteles benzeri büyük filozofların döneminde olmuştur.
İnsan usunun doğası, duyular ile algılanan yeri, gerçek informasyon ile informasyon sanılanı neyin ayırdığı benzeri mevzular doğrultusunda bilginin doğasını, deposu ile kökenini, informasyon savlarının gerçeklilikleri ile sınırlarını, tüm tarafları ve öğeleriyle beraber bilme süreci ile bilginin özünü soruşturan; bilginin olanaklılığını, geçerliliği ve doğruluğu ile koşulları ve türlerini ele alıp inanç, şüphe, kesinlik benzeri kavramlarla ilişkisini tartışan; nelerin informasyon nesnesi olarak kabul edilebileceğini belirlemeye çalışan; bütün yönleriyle bilginin kıymetini araştırıp bilen özneyle malum nesne arasındaki birlikteliğin netliğini irdeleyen felsefe dalıdır.
Data Felsefesi Kökeni
“Bilginin deposu veya kökeni nedir?” sorusu bağlamında, verilen yanıtlara bağlı olarak felsefe tarihinde iki ana temel anlayış öne sürülmüştür. Bunlardan ilk olanı insan bilgisinin tek kaynağının duyular kanalıyla meydana gelen deneyimler bulunduğunu ileri devam eden “Deneycilik” anlayışıdır. Deneycilik anlayışının izleri felsefe tarihinde “Stoacılık” ile “Epikurosçuluk”a dek uzandığı görünmektedir. Fakat bu anlayış en yetkin biçimiyle başını Locke, Berkeley ve Hume’u çekmiş olduğu “İngiliz Deneyciliği”nde temellendirmiştir.
Gene aynı felsefe sorusuna karşı verilen diğeri cevap doğrultusunda temellendirilen yaklaşım ise usçuluktur. Aynı deneycilik benzeri usçuluğunda felsefe tarihinde değişik biçimleri bulunmakla beraber, en genel anlamıyla usçuluk, bilginin kaynağının deneyden bağımsız veya deneye önsel bir ussallık alanı veya soyut ve genel kavramlar üstüne dayalı üst düzey bir duyum alanı bulunduğunu ileri sürmektedir.
Usçuluk anlayışının en mühim savunucuları içinde Platon, Aristoteles, Augustinus, Descartes, Leibniz ve Spinoza benzeri daha fazla klasik filozoflar yer verilmiştir.
Data Felsefesi Akımları
Data Felsefesi, bilginin doğası, deposu, kapsamı ve doğruluğu benzeri mevzuları ele alır. Data Felsefesi’nin zamanı, Antik Yunan filozoflarına kadar uzanır ve günümüzde hala tartışılan pek çok mevzu vardır. Data Felsefesi’nin zamanı süresince pek çok akım ortaya çıkmıştır ve her biri değişik bir görüş açısı sunmuştur. İşte Data Felsefesi’nin mühim akımlarından bazıları:
1. Empirizm
Empirizm, bilginin kaynağının edinim bulunduğunu korumak için çaba sarfeden bir akımdır. Bu akıma gore, insan zihni doğuştan boş bir sayfa gibidir ve informasyon, dış dünyadan gelen duyularla elde edilir. Empiristler, bilginin yalnızca gözlem ve deneyimle elde edilebileceğini savunurlar.
2. Rasyonalizm
Bu akıma gore, insan zihninde doğuştan mevcud fikirler vardır ve bu fikirler aklın kullanılmasıyla ortaya çıkmaktadır. Rasyonalistler, bilginin yalnızca akıl kanalıyla elde edilebileceğini savunurlar.
3. Pragmatizm
Data, bir problemi çözmek yada bir gaye için kullanılabilen bir araçtır. Pragmatistler, bilginin doğru yada doğru olmayan olmasından ziyade, kullanışlı olup olmadığına odaklanırlar.
4. Konstrüktivizm
İnsanlar, dış dünyayı doğrudan olarak algılayamazlar ve informasyon, kişisel tecrübelerimizle yapılandırılır. Konstrüktivistler, bilginin objektif değil, öznel bulunduğunu savunurlar.
5. Realizm
Realizm, bilginin dış dünyada mevcud gerçekliğe dayandığını korumak için çaba sarfeden bir akımdır. Bu akıma gore, dış dünya gerçek ve nesnel bir varlık olduğundan, informasyon de gerçek ve nesnel olabilir. Realistler, bilginin doğruluğunun, gerçekliğe uygunluğuna dayandığını savunurlar.
Data Felsefesinin Temel Soruları
Çoğunlukla informasyon felsefesini yanıt aramış olduğu temel sorular şunlardır;
- Data teorisi (epistemoloji) nedir?
- Doğru bilginin olanağı
- Bilginin deposu ve ölçütleri
- Rasyonalizm (akılcılık) nedir?
- Bilginin alanı, kapsamı ve sınırları
- Ampirizm (deneycilik) nedir?
- Data felsefesinin mevzusu nedir?
- Kritisizm (eleştiricilik) nedir?
- Data kuramının temel soruları nedir?
- Pozitivizm (olguculuk) nedir?
- Doğru bilginin olanağı problemi
- Analitik felsefe (çözümleyici felsefesi nedir?
- Doğru bilginin imkansızlığı
- Pragmatizm (faydacılık) nedir?
- Kuşkuculuk (septisizm) nedir?
- Fenomenoloji (görüngübilim) nedir?
Bilim ve Data Felsefesi Arasındaki Farklar
Tüm bilimler ve felsefe içinde ortak olan informasyon, bir fenomendir ancak bu fenomende pek çok problemler vardır. Bilim, informasyon fenomeninin bu problemlerinden hiçbirisiyle uğraşmaz. Her bilim, naiv olarak kendi alanına giren şeyleri, mevcud şeyleri ele alır; onlardaki sorunları adım adım izler; bu sorunları çözmeye çalışır. Kendi alanındaki bilgiyi geliştirir, derinleştirir ve ilerletir.
Bilim ise “informasyon nedir?” sorusunu sormaz. Elde etmiş olduğu bilginin niteliği (apriori, aposteriori) ile, bu bilginin kazanmış olduğu şeyin (mevcud şeyin) üstünde de durmaz. Bilim, araştırmalar yapar. Bu araştırmalarla sağlamış olduğu ilerlemeyi, kendiliğinden anlaşılan açık bir fenomen olarak görür. Bilim, araştırmalarını her adımında (her bilim kendi varlık-alanının özelliklerine gore) elde etmiş olduğu bilgiyi denetim eder ancak bilim, araştırmanın, ilerlemenin ne olduğu, kontrolün niçin yapıldığını sormaz.
Gerçi tüm bilimler informasyon ile uğraşırlar; ancak bu bilgiyi elde edenle, onun deposu olan (mevcud şeyleri) fazla açık şeyler olarak görürler. Bilim için burada sorulacak bir sual yoktur. Oysa informasyon hangi alanda olursa olsun, onun birbirinden ayrılmayan iki öğesi vardır: Bunlardan birisi, bilen (insan), diğeri ise malum, bilinebilen, araştırılan şey (varolan şey)dir. Her informasyon, bu iki öğeye, bunlar içinde kurulan bağa dayanır.
Malum (insana), informasyon teorisinde “suje”; malum, bilinmesi gerekmekte olan şeye de “obje” adı verilir. Obje mevcud şeydir. Bu mevcud şey naturel bir şey, tarihsel bir belge, dil, yazın yapıtı, matematik problemi, psişik, toplumsal, ekonomik bir fenomen olabilir… Bilim, suje ile objenin özellikleri, varlık karakterleri üstünde durmadığı benzeri, suje ile obje arasındaki bağlarla (aktlarla) da uğraşmaz. Bu bağların nasıl kurulduğunu incelemez. İşte tüm bu problemler ile informasyon felsefesi uğraşır.
Data Felsefesi Temel Kavramları
Data felsefesinin temel kavramları, doğruluk, gerçeklik ve temellendirmedir. Doğruluk şu demek oluyor ki hakikat, düşüncenin nesnesine yeterli olması olarak açıklanırken, gerçeklik, süre ve mekan içerisinde var olanları tümü olarak değerledirilmektedir. Temellendirme ise düşüncenin veya ileri sürülen sava gerekçe bulma olarak nitelendirilmektedir. Data felsefesinin temel soruları;
- Doğru informasyon olanaklı mıdır?
- İnsan gerçeği tam ve kati olarak bilebilir mi?
- Bilginin deposu nedir?
“Doğru informasyon olanaklı mıdır?” sorusuna verilen cevapları, felsefe tarihinde iki ana gruba toplayabiliriz. Bunlardan ilkinde, doğru bilginin olanaksız bulunduğunu savunanlar (sofistler, septikler ve kuşkucular) yer verilmiştir. İkinci grupta doğru bilginin olanaklı bulunduğunu savunanlar (rasyonalizm, ampirizm, kritisizm, entüisyonizm, pozitivizm, analitik felsefe, fenomenoloji ve pragmatizm) yer almaktadır.
Data Felsefesi’nin maksadı nedir?
Data Felsefesi’nin maksadı, insanların informasyon edinme süreçlerini idrak etmek ve doğru bilgiye ulaşmak için en düzgün yolları araştırmaktır. Ek olarak, Data Felsefesi, bilginin doğası ve sınırları hakkında felsefi bir anlayış geliştirmeyi hedefler.
Data Felsefesi’nin zamanı nedir?
Data Felsefesi’nin zamanı, Antik Yunan filozoflarına kadar uzanır. Sokrates, Platon ve Aristoteles benzeri filozoflar, informasyon felsefesine büyük katkılar sağlamışlardır. Orta Çağ ve Rönesans dönemlerinde de Data Felsefesi üstüne emekler yapılmıştır.
Data Felsefesi’nin önemi nedir?
Data Felsefesi, insanların düşünme, sorgulama ve mantıksal çözümleme becerilerini geliştirmelerine destek verir. Ek olarak, doğru bilgiye yetişme sürecinde en düzgün şekilleri belirlemek için {önemlidir}. Data Felsefesi bununla beraber, bilginin doğası ve sınırları hakkında felsefi bir anlayış geliştirmeye destek verir.
Data Felsefesi’nin öteki felsefe dallarından farkı nedir?
Data Felsefesi, bilginin doğası, deposu, kapsamı ve doğruluğu benzeri mevzulara odaklanırken, öteki felsefe dalları insanoğlunun dünya ve varoluşu hakkında sorulara yanıt ararlar. Mesela, ontoloji varoluşu araştırırken, etik insan davranışlarının doğru ve yanlışlığı hakkında çalışır.
Bir yanıt bırakın